Babaya Mektup

 20. yüzyılın en güçlü kalemlerinden birisi sayılan Franz Kafka modern dünya edebiyatının ikonik ve özgün yazarlarından biridir. Yazdığı eserlerde yabancılaşma, psikolojik acımasızlık, ebeveyn ve çocuk arası çatışma, suç, özgürlük, otoriteye karşı koyma ve mistik dönüşümler gibi konulara yer vermiştir. Yazıları Albert Camus ve Jean-Paul Sartre’ı etkilmiş ve Varoluşçuluk Felsefesi’nin oluşmasında etkisi olmuştur.

Temmuz 1883'te Prag’da ufak moda eşyalar satan bir dükkan işleten Hermann ve Julie Kafka'nın 6 çocuğunun ilki olarak dünyaya gelmiştir. İki erkek kardeşi daha bebekken ölmüştür. 3 kız kardeşi de kendinden uzun yaşamıştır. Hukuk okumuş ve bir sigorta şirketinde çalışmaya başlamıtır. Ancak günlük işine adadığı çabadan pişmanlık duymuş ve boş zamanlarında yazmaya başlamıştır. Yazıları, ilk olarak Betrachtung, 1912 yılından itibaren yayımlanmaya başlamıştır. Kafka'nın duygusal deneyimleri ve ailesiyle olan ilişkileri eserlerinde özellikle günlük ve mektuplarında ifade bulmuştur. “Babaya Mektup” (Brief an den Vater), Kafka'nın bakış açısından babasıyla olan ilişkisi anlatmaktadır. Kafka mektuplarda aşkın gerçekliğine olan şüphelerini, korkularını dile getirmiş, duygularını tüm çıplaklığıyla kaleme almıştır, bu bakımdan mektuplar edebi açıdan son derece önemlidir. Hayatta olduğu süre içerisinde 7 kitap yazmıştır, bunların yanında 3 tamamlanmamış roman ve birçok mektup ve günlük bırakmıştır gerisinde. Kafka yakın arkadaşı Max Brod'dan öldüğünde tüm bu eserlerini yakmasını istemiştir ancak Brod Kafka'nın bu isteğini yerine getirmemiş ve Kafka’nın edebiyat dünyasında tanınmasını sağlamıştır. 

Kafka tüm eserlerini Almanca yazmıştır ve modernist yazar olarak görülmektedir.  Kafka’nın en tanınmış eserleri Dava,Şato ve Dönüşüm'dür. Kafka 3 haziran 1924'te veremden ölmüştür.